Evliliğin, anneliğin ve çocuk yetiştirmenin gittikçe 'hafife alındığı' zamanlarda yaşıyoruz. Evlilik, 'akılcı bir ortaklığa' indirgendi. Eşler birbirini tamamlamaktan öte birbirine benzemeye başladı. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini unuttu!
Sevginin kutsallığı da unutuldu. Hatta sevmek unutuldu. Annelik artık 'satın alınabilir' bir pozisyon; baba, çocuk yapmak için gerekli sperm üreticisi, çocuk ise bu mekanik ilişkinin 'doğal sonucu' olarak algılanabiliyor. Hakikilik kaybediliyor, kolaycılığa kaçılıyor.
Oysa annelik dünyanın en ciddi işi! En kalifiye emeği gerektiriyor. Çünkü annelik, çocuğu fiziksel olarak büyütüp en iyi okullarda okutmak, onu başarı için yetiştirmek değil! 'Mış' gibi olmayan 'hakiki' annelik canlı bir bebekten, 'sevebilen', sağlıklı bir insan oluşturmak demek. Bu da kuru bilgiyle, yapay yollarla, büyük bir emeği göze almadan ve yorulmadan yapılamıyor. Tek başına da yapılamıyor. Babanın da aktif olarak devreye girmesi, emek harcaması, gerektiğinde anneye annelik yapması gerekiyor!
Bu kitap, kavramların içinin boşaltıldığı günümüzde kadın erkek arasındaki sevginin, cinselliğin, anneliğin ve babalığın önemine tekrar dikkat çekiyor. 'Sevgi yoksa hayat yoktur' diyor! İnadına sevgi diyor!